• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • http://facebook.com/hsnrtky
  • https://api.whatsapp.com/send?phone=05366735666
  • https://twitter.com/hsnrtky
  • https://www.instagram.com/hsnrtky
  • https://www.youtube.com/Hasan ORTAKAYA
Üyelik Girişi
Site Haritası
alyel yarıcı
leyla@ortakaya.net
İSRAFTA AKLA GELMEYENLER
11/04/2014

Haramın ne olduğunu bilmediğimiz için, israfın da ne olduğunu bilmiyoruz. Böylelikle israfı birkaç kaleme sığdırabiliyoruz.

En genel israf bilgimiz; boşa yanan ampuller, musluktan damlayan su, çöpe atılan ekmek ve yemek. Başka da israf edilen bir şey yok. Var da yok…

Tüm nimetlerin, rızıkların, yerin ve göğün sahibi: : “Yiyin, için fakat israf etmeyin. Çünkü O, israf edenleri sevmez” [1]  buyurur.

İp burada kopuyor işte. Mülkün sahibi öyle buyuruyor. “Yiyin, için israf etmeyin…” Elektriği, suyu boşa kullanmayıp, kuru ekmeklerden tost, fazla yemekleri de tüketmenin bir yolunu bulduk mu israf etmemiş oluruz ve Allah bizi sever (Mİ?)

Bu duruma kargalar bile güler. Ama bizde kargaların ağlayıp güldüğünü tespit edecek yetenek bulunmadığından içimiz rahat yaşıyoruz.

İsraf; genel olarak sahip olduğumuz nimetlerin gereksiz olarak boşa kullanılmasıdır diye tarif edilir.

Gereksiz olarak kullanılan nimetlerin faturasını biz ödüyorsak hemen “israf haramdır” der, fatura bedelini düşük tutmaya çalışırız. Faturayı başkaları ödüyorsa israf kimin umurunda?

Bununla beraber harcama bedeli yüksek de olsa eğer bir şeyler hoşumuza gidip bizi eğlendiriyorsa, bu durumda bunun israf olduğu aklımıza bile gelmez.

Az bir düşünerek yaptığımız israfları israf tahliline vursak ne kadar da iyi olur.

Ne yazık ki israf kavramını en çok ya israfın ne olduğunu çok iyi bilenlerin ya da cimrilerin ağzından duyuyoruz. İşin farkında olanlara sözümüz yok ancak cimri türünden olan kimseler paraya kıymadıklarından gerekli şeylere bile israftır derler. Oysa parayı kazanıp bir yerlere hapsetmek de israftır. Öyle ya, işe yaramayan parayı kazanmak için emek gitmiş, akıl yorulmuş, sağlık bozulmuş, uyku gitmiş… Gitmiş de gitmiş.

O halde israfın ne olduğuna bir daha bakalım. Yerli yerinde kullanılmayan her şey israftır. Çok kullanılmasının yanında bir şey gereğinden az olarak kullanılıyorsa bu da israftır. Düşünün ki musluğu ince bir sızıntı ile açmış yüzünüzü yıkamaya çalışıyorsunuz. Allah sabır versin. Tabanı delik ayakkabıyı israf olmasın diye değiştirmiyorsunuz ayaklarınız mikrop kapıyor…

Yeri gelmişken “adamın biri yeni bir ayakkabı almış. İnsanların arasında giyermiş dağ bayırda eskimesin diye elinde dolaştırırmış. Bir gün dereden karşı tarafa atlarken yeni biçilmiş kamışa basmış ve kamış ayağına batıp üst tarafından çıkmış. Bizimki bu durumda canı yansa bile “keşke ayakkabımı giyseydim ayağımı korumuş olurdum” diyeceğine “iyi ki ayakkabı ayağımda değildi yoksa ayakkabım delinirdi diye sevinmiş”

Yüce yaratıcımız yeryüzüne sunduğu nimetleri kullarının üzerinde görmeyi sever. Ancak komşusu aç iken iki kişilik yemek yiyip “onlara da Allah versin” diyen tuzu kuruları sevmez.

En güzel şeyler Allah’a inananların olmalı. Ve bunlar sahip olduklarını doğru kullanmalı. Yeri geldiğinde düşmanlarına bile yardım elini uzatmalı ve yardım elini ne kadar uzatırsa uzatsın burada israfın olmadığını bilmeli.

İsrafın ana arterlerini belirledikten sonra israfa bir daha bakalım. İsraf ettiğimiz değerler nelerdir?

Sadece anı yaşatan, anlık heyecan ve haz veren, hayal ülkelerinde insanı tatmin eden televizyon dizilerine milyonlarca insanımızın kilitlenmesi topluca insan israfı değil mi?

Bilgisayar ve telefonlardaki oyunlarla meşgul olanlar anne babalarını, kardeşlerini veya çocuklarını ihmal ettiklerinde ailelerini israf etmiyorlar mı?

Ömür dediğimiz şey sayılı günlerdir. Günlerimizi boş şeylerle geçirirken hayatımız israf olmuyor mu?

Gaflete daldığımızda kaçırdığımız ibadetlerimiz israf olmuyor mu?

Sağlığı ve sermayeyi tehdit eden kötü alışkanlıklarımız israf değil de nedir?

Gereksiz ise söndür, musluğu kapat, yan gel yat. Uyanık olmamız gereken zamanlarda uykumuz bile israf değil mi?

Yetmedi arkadaş! İsrafı bir daha gözden geçirelim.

Ya lüks ve şatafatlı hayat için harcanan paralara ne demeli? Tüketim çılgınlığında reklamların yüklediği hipnoz ile onca işe yaramayan şeyleri aldığımız, dolaplarda beklettiğimiz miadı geçince kutusunu bile açmadan çöpe attıklarımıza ne demeli?

Gereksiz ise söndür mü? Hayır! Yüz bin kere hayır! Bırak ışıklar açık kalsın. Belki israf ettiğin ve boş yere aldığın eşyaları görürsün...

Moda ve reklam kurbanları, gösteriş ahmakları, markaların ayaklı billboardları, on lira değerindeki bir giysiyi yüz liraya aldıktan sonra “ben pahalı takılıyorum” deyü hava atanları hangi sepete koyalım?

Birilerini zengin etmek için yarışan harcama sevdalılarını, “desinler”in tuzağına düşmüş kendisini kendine değil de başkalarına ispatlamaya çalışanlara ne diyelim?

Mübarek vazelin varken parmak kadar kremlere bir günlük yevmiye parası verenlere hiç mi sözümüz olmasın? Üstelik dış kökenli bu kremlerin bağımlılık yaptığını bile bile…

Rengini beğenmeyip araba değiştirenleri, çevresindeki insanlar aç yatarken yemeği fazla kaçırdım diye karbonat içenleri hangi sepete koyalım?

Sahi, bir gün bunlara israf nedir? Diye sorsak ne cevap verirler? Şablon belli. “Gereksiz ise söndür, boşa akıyorsa kapat.” Sevsinler seni…

Günlük sigarasına iki kitap parası verip, “neden kitap okumuyorsunuz?” diye sorduğunuz kişilerin “kitaplar el yakıyor” demeleri müthiş bir zekâ ürünü değil mi? Bunları alkışlamak lazım.

Ellerinden tutmadığımız gençlerimiz boş gayelerin, çıkılmaz bataklıkların, engin uçurumların kenarında bir bir yok oluyorlarsa bu durumda gençlerimizi israf etmiyor muyuz?

Canı çıkarcasına çalışıp emekli olanların bu sefer akşama kadar okey ve iskambil masalarında sözde emekliliğin tadını çıkarmaları olgun insanlığın, yaşlılığın israfı değil mi?

Ailesini, kardeşlerini ziyaret etmeyi unutup sanal paylaşım sitelerinde arkadaş(!), kardeş(!) arayanlar kendi anne babalarını ve kardeşlerini israf etmiyorlar mı?

İsrafı bir daha ele alalım. Peygamberimiz (s.a.v.): “Bir nehir kenarında bile abdest alsan suyu israf etme”[2] Aman Ya Rabbim! Abdestte israf olur mu? Nehirde kullandığımız suyu ne kadar bol kullansak da yine nehire bırakıyoruz. Bunun neresinde israf var? Diyenlerimiz olabilir. İşin içindeki sırrın birincisi, israfa alışırsınız. İkincisi, abdest sevabı kazanırken israf yaptığınız için günah işlemiş olursunuz. İşte, israfın son noktası bu. Nehir kenarında bile olsan aşırıya kaçıp elini israfa alıştırma…

Öyle değil mi? Aşırıya götüren şeylere alışmak da israftır. Bizi tatmin etmeyen her şey israftır. Hayal gücümüz ne kadar sonsuz ise, ihtiyaçlarımız da o kadar sonsuzdur. Bu kadarı kâfi demediğimiz, diyemediğimiz her şey israftır.

İsrafa bir daha bakalım diyeceğim ama…

Dünyada insanlık kıyımı var. Savaşlarda binlerce insan öldürülüyor. Gereksiz yere öldürülen insanlar, gereksiz ise söndürülen ampullerden daha mı değersiz? İnsanlık israf ediliyor.  Kalkıp ışıkları yakalım, israf edilen değerlerimize bir daha bakalım…

 

KAYNAK:  VE ŞEYTAN AÇ KALDI

[1] A’raf 31

[2]İbn-i Mace: Dualar ve zikirler, abdest



6652 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

CENNET YOLCUSU GÜVERCİN - 05/04/2011
Bir gün bir güvercin arkadaşlarına her gün çok uzaklarda cennet misali bir ormana gidip geldiğini söylemiş. Orada her şey hem de bol miktarda varmış. Arkadaşları da bu anlatılan yeri merak etmişler.
Hava Durumu
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi2
Bugün Toplam28
Toplam Ziyaret362460
KİTAPLAR

                     MİNİK TRADERDS                                                                                SİYONİZM'İN AMENTÜSÜ