• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • http://facebook.com/hsnrtky
  • https://api.whatsapp.com/send?phone=05366735666
  • https://twitter.com/hsnrtky
  • https://www.instagram.com/hsnrtky
  • https://www.youtube.com/Hasan ORTAKAYA
Üyelik Girişi
Site Haritası
EBU CENDEL TİMİ
     Ebu Cendel, özgürlüğün timsali olarak tarihe geçmiş bir kahramandır. Düşmanı kalbinden vurup dize getirmenin mimarı, devletlerarasında devlet kurabilecek bir cesaretin öncüsüdür. Tarihten ders almak, tarih dersinden kalmamak demektir. Tarihten ders almak tarih yazmak demektir. İslam tarihinde Müslüman olduğu için müşrik olan babasının eziyet ve işkencelerine maruz kalan bu delikanlı tarihe iz açacak eylemlere imza atacaktı.
     Müslümanların umre yapmak amacıyla Medine’den Mekke’ye yöneldikleri bir zaman diliminde (M. 628) Mekke müşrikleri, Hudeybiye bölgesinde karşılamış ve umre için dahi olsa Müslümanların Mekke’ye girmelerine izin vermemişlerdi. Ancak Müslümanların gücünü teşhis eden müşrikler bölgenin adıyla anılan “Hudeybiye Antlaşmasını” kaleme almak zorunda kaldılar. Antlaşmada; “Mekkelilerden kim Müslüman olur da Medine’ye giderse, Mekke’ye geri gönderilecek, Medine’den birisi dininden döner Mekke’ye dönmek isterse izin verilecektir” maddesi de vardı.”
     Ebu Cendel, Müslüman olduğu için Mekke’de babası tarafından ayaklarından zincirlere bağlanmış vaziyette zindanda tutuluyordu. Tüm Mekke gençlerine de gözdağı vermek için inanılmaz işkencelere maruz kalıyordu. Müslümanların Hudeybiye’ye kadar geldiğini haber alan Ebu Cendel, babasının yokluğundan istifade ederek zindandan kaçmış, bu fırsatı değerlendirebilmek için ayaklarındaki prangalarla yaralı bir halde peygamber ordusunun yanına kadar gelmişti. Babası Süheyl ibn-i Amr da Mekke sözcüsü ve anlaşma yetkilisi olarak orada bulunuyordu. Ebu Cendel, Müslümanlara sığınınca Süheyl İbn-i Amr: “Antlaşma gereğince bana teslim etmeniz gereken ilk kişi budur” demiş ve sözleşme gereği Ebu Cendel’i büyük bir gerginlik altında Müslümanlardan geri almıştı. Müslümanlar her ne kadar sayıca çok olup Ebu Cendel’i vermeme gücüne sahip olsalar da sözleşmeye sadakat gereği istemeye istemeye Ebu Cendel’e sabır ve teselli dileyerek yanlarına alamamışlardı. Bu yürek yakan manzara içinde Ebu Cendel: “Ben Müslüman bir kardeşiniz olarak yanınıza geldim. Beni dinimden döndürsünler diye mi müşriklere teslim ediyorsunuz? Bana neler yaptıklarını görmüyor musunuz?” diye seslenmişti. Peygamberimiz de yanına vararak: “Ey Ebu Cendel! Biz onlarla bir antlaşma yaptık. Kendi­lerine Allah adına söz verdik. Verdiğimiz sözden dönmek bize yakışmaz. Sabır et! Allah senin ve senin gibiler hakkında yakında bir çıkış yolu gösterecektir” diye teselli etmişti.
     Süheyl bin Amr, Ebu Cendel’i işkenceler altında sürükleye sürükleye Mekke’ye geri götürdü. Manzara zor ama yapılacak bir şey yoktu…
Mekke’ye geri getirilip işkencelerle dolu günler geçirince kendisinin durumunda olan Ebu Basir’in, muhafızlardan birini öldürerek Kızıldeniz sahilindeki Mekke-Suriye arası ticaret yolundaki  Sif’ül- Bahr’e kaçtığını haber almıştı. Ebu Cendel de bir yolunu bulup Ebu Basir’in yanına kaçtı. Aynı durumda olanlar bir birlerini örnek alarak aynı bölgede toplanmayı başarmışlardı. Bu topluluk, sözleşme gereği Medine’ye gidemiyor, sahrada yaşıyorlardı. Bu şartlar altında yaşamak için Mekke’nin o bölgeden geçen kervanlarına baskın verip zarara uğratıyorlardı. Düşmanın ekonomisine zarar vermek direncini kırmak anlamına geldiğinden Mekke müşrikleri bu yolla dize gelmiş, üzerlerindeki bu korku ve baskınları kaldırmak için çareler aramışlar ve Medine’ye bir elçi gönderip ilgili maddenin kaldırılmasını ve Ebu Cendel’i yanlarına alması için adeta yalvarırcasına talep etmişlerdi.
    İşte tek başına bir ordu ve tek başına bir devlet… Ebu Cendel devletlerarasında bir devlet(!) kurmuş ve düşman devlete karşı zafer kazanabilmişti. Kendi özgürlük bayrağını dalgalandırmış düşmanını kalbinden vurarak sendeletmişti.
     Ebu Cendel, şartlar ne olursa olsun dik durabilmenin mesajını vermektedir. Hedefe ulaşmak için bireysel hareket gerektiğinde en âlâsını yapabilecek kudrete sahip olmanın öncülüğünü göstermektedir. Gün olur ki kanunların ve anlaşmaların toplumları kuşattığı dönemlerde bir Ebu Cendel hareketi her Müslümana yol gösterebilir.
     Bireysel sorumluluk ve eylemler zaman ve mekân gözetmeden hayat bulabilir. Kişinin üzerine düşen vazifede zillete baş eğmemek için her zemin ve şartta Müslümanca davranmak her Müslümanın görevi olmalıdır. Yerden, serden ve yardan geçebilenlerin; yere, sere ve yara yarayacakları günlerin müjdecileridirler.
 
  
870 kez okundu

Yorumlar

eywallah     19/04/2019 22:52

eywallah
Misafir -

Hava Durumu
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi1
Bugün Toplam10
Toplam Ziyaret360987
KİTAPLAR

                     MİNİK TRADERDS                                                                                SİYONİZM'İN AMENTÜSÜ