İNSANLIK MERHAMETE MUHTAÇTIR

KONULU HUTBE

قاَلَ اللّٰهُ تَعَالَى ف۪ي كِتَابِهِ الْكَرِيمِ:

أَعُوذُ بِاللّٰهِ مِنَ الشَّيْطاٰنِ الرَّج۪يمِ، بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحي۪مِ

﴿ وَاَطٖيعُوا اللّٰهَ وَالرَّسُولَ لَعَلَّكُمْ تُرْحَمُون﴾[1]

وَقَالَ رَسُولُ اللّٰهِ صَلَّى اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ ف۪ي حَدِيثٍ:

﴿ لَنْ تُؤْمِنُوا حَتَّى تَرْحَمُوا ﴾[2]    صَدَقَ رَسُولُ اللّٰهِ ف۪يمَا قَالَ اَوْ كَمَا قَالَ.

Değerli Müslümanlar!

Merhamet; Allah'ın yeryüzünde sergilemiş olduğu ve üzerinde durulması gereken en büyük kavramlardandır. Çünkü insanca yaşamanın temelinde merhametin kuşattığı sevgi, saygı, hoşgörü ve anlayış vardır.

Merhamet; herhangi bir varlığı, içinde bulunduğu olumsuz durumdan olumlu duruma getirme eylemidir.

Kimilerinin anlayışında sıradan bir acıma duygusuna mahkûm edilen merhamet, kuru bir acımayı aşarak canlı cansız her varlığın meşru ihtiyaçları için emek harcamak, onların dertlerine çare olmak ve geleceklerini mutlu yarınlara taşıyabilmek için uğraşmaktır. Merhamet kuru bir davranış değil; diri bir uğraştır. Merhamet acıyarak oturmak değil; çaresize çare olabilmek için yürümektir.

Merhamet; etnik olarak belli bir sınıfa ait değildir. Merhamet, evrensel nitelik taşımakta, inancı ve milliyeti ne olursa olsun herkesi ilgilendirmektedir. Sevmeyi, sevilmeyi, paylaşmayı, kaynaşmayı, insanlık değerlerine bağlı kalmayı bilenler merhameti kavramış; bu değerleri bilmeyenler ise bencillik, sert davranış, vurdumduymazlık, ilgisizlik ve acımasızlık çukuruna düşmüş olurlar.

Merhamet; bir yön levhasıdır. Hadis kaynaklarında inançsız olduğu halde yüreklerinde merhamet taşıyanların merhametli davranışlarından dolayı Allah’ın onlara hidayet verdiğini, yine İslâmla tanıştığı halde merhametten uzak kalanların ise bu değerlerin dışında kaldıklarını görüyoruz.

İnsan önce kendisine merhamet etmelidir. Nitekim bir insanın sergilediği tüm güzel davranışlar önce kendisine fayda sağlamaktadır. Yoksa diğer varlıklara fayda sağladığı halde kulluğunun gereklerini yerine getirmeyenler eksik bir adım atmış olurlar.

Yüce Rabbimiz merhamet kazanmanın kaynağını gösterirken:  “Allah’a ve Resulüne itaat edin ki, merhamete nail olasınız.”[3]

Peygamberimiz Efendimiz (s.a.v) de: “Merhametli olmadıkça İman etmiş sayılmazsınız.”[4] Buyururken bizlere şöyle bir sinyal veriyor. İmanınızın ispatı ve devamı merhametinize bağlıdır, eğer merhametinizi kaybederseniz imanınıza da sahip çıkamazsınız.

Beled Suresinde ise iyi ve merhametli kullarının yapmaları gereken amelleri sıralarken:

“Bir boynu (esaret zincirinden) çözmek yahut (kendisi) aç iken yakınındaki bir yetimi veya hiçbir şeyi olmayan yoksulu doyurmaktır. Sonra da iman edenlerden olup, birbirine sabrı ve merhameti tavsiye edenler var ya, işte onlar ahiret mutluluğuna erenlerdir”[5] buyururlar.

Yüce Peygamberimiz de: “Merhameti olana Allah da merhamet eder. Siz yeryüzündekilere şefkat ve merhamet gösterin ki göktekiler de size merhamet etsin” [6] buyurmuşlardır.

Değerli Kardeşlerim!

Bir gün merhametsiz bir eşkıya yaşlı bir bilgenin yanına gelip: ‘Ey ihtiyar bana cenneti ve cehennemi anlat!’ diyor. Yaşlı adam eşkıyanın densizliğine karşılık hiç sesini çıkarmıyor. Eşkıya bu ya, sinirlenerek yaşlı adamı öldürmek için kılıcını havaya kaldırınca, ihtiyar adam eşkıyanın gözlerinin içine içine bakarak: ‘İşte cehennem!’ diyor. Bu sözden etkilenen eşkıya, utanarak kılıcını kınına koyunca yaşlı adam bu sefer de: ‘İşte Cennet!’ diyor. Değil mi ki dünyayı cennete ve cehenneme çevirmek davranışlarımıza bağlıdır. Yaptığımız yanlışlarla dünyamızı cehenneme çevirmek veya doğrularımızla dünyayı cennet gibi yaşamak bizlerin elindedir.

İnsan olarak yaptığımız hatalarımızı tamir etmeyi hatırlatan Allah (c.c):

 “Kim yaptığı zulüm ve haksızlıktan sonra tövbe edip halini ve işini düzeltirse Allah tövbesini kabul eder, çünkü Allah ğafurdur, rahimdir (O’nun affı ve merhameti boldur)”[7] çağrısıyla bizleri merhamet kapısına davet etmektedir.

Değerli Kardeşler!

Merhametli davranışlarımız ve merhameti tanıtmamız dünya ve ahiret için cennet olurken, merhametsizlik ise iki cihanı cehenneme çevirebilmektedir.

Gelin merhamete susamış dünyamızı el ele vererek yeniden merhamete kavuşturalım. Gelin merhamet mimarları olup, kâinata merhamet levhaları yerleştirelim. Gelin camiden çıkınca insanlarla merhameti konuşalım.

Allah'ın sonsuz rahmeti ve sonsuz merhameti üzerinize olsun. (Âmin)

أَلاَ إِنَّ أَحْسَنَ الْكَلاَمِ وَأَبْلَغَ النِّظاَمِ...

[1] Al-i İmran Suresi 132. Ayet

[2] Kütüb-i Sitte: Rahmet

[3] Al-i İmran Suresi  132.Ayet

[4] Kütüb-i Sitte: Rahmet

[5] Beled Suresi 13-18. Ayetler

[6] Tirmizi Birr Hadis No: 16

[7] Maide Suresi 39. Ayet

---

Yorumlar - Yorum Yaz

---