Bir gün bir güvercin arkadaşlarına her gün çok uzaklarda cennet misali bir ormana gidip geldiğini söylemiş. Orada her şey hem de bol miktarda varmış. Arkadaşları da bu anlatılan yeri merak etmişler. Hem istedikleri her şeyi bulacaklar hem de şimdiye kadar tatmadıkları lezzetleri tadacaklardı.

Güvercinden rica etmişler bizi de götür diye.

Güvercin: “Ama bu yolda ciddi olmak lazım, yola giderken sizi bu yoldan alıkoyacak şeylere gözünüzü kulağınızı tıkayıp istek ve arzularınızı dinlememeniz gerekiyor. Bu yol uzun yorucu ama mükâfatı bol bir yolculuktur. Kendinizi bu yolculuğa adayıp sizi engelleyecek her şeyden uzak durmanız gerekiyor, yoksa bu yolculuğu tamamlayamaz ve o güzelim cennet misali ormana gelemezsiniz” demiş. Ve her birinden kurallara uyacaklarına dair söz almış.

Arkadaşları: “ güvercin kardeş! Biz hem bedenen hem de güç bakımından senden daha üstünüz. Sen gidebiliyorsun da biz neden gidemeyelim. Senden geri kalan bir yanımız yok ki.” Diye cevap vermişler.

Güvercin: “tamam, hedefiniz o cennet gibi orman ise yolda sizi o bahçeden uzak tutacak arzu ve heveslerinizin sözünü dinlememeniz gerekiyor” diyerekten işin önemini bir kez daha hatırlatmış.

Anlaşarak güvercin, karga, ördek ve bülbül yola çıkmışlar. Herkes sabırlı olacak, yolda kendilerini bu yolculuktan alıkoyacak ne varsa aldırmayacaklar ve o güzelim bahçeye gidecekler.

Yolculuk güzel gidiyor, her şey yolunda ve her biri artık cennet yolcusuyuz diye büyük umutlarla uçuyor.

Orman güzel ama yol uzun ve meşakkatli ya, bir müddet sonra küçük bir ekin tarlası üzerinden geçerken karga aşağıdaki sıra sıra ekinleri görüp çok heveslenmiş. Verdiği sözü unutarak şu ekinlere bir ineyim de biraz yemlenir sonra arkadaşlarıma yetişirim demiş, inmiş inmesine ama küçük ekin tarlasına kanmış orada kalakalmış.

Biraz ilerledikten sonra ördek aşağıda bir sazlık görmüş birkaç ördek yüzüp eğleniyormuş sazlıkta. Ördek şöyle biraz insem de bu ördeklerle hem tanışıp eğlensem hem de biraz dinlensem iyi olur. Sonra nasıl olsa dinlenmiş olarak daha hızlı kanat çırparak arkadaşlarıma yetişirim. Kısa günün kârı olmuş olur. İnmiş inmesine de sazlıktaki ördekler daha çekici geldiğinden yol arkadaşlarını unutmuş.

Güvercinle bülbül yola devam etmişler ama mis gibi gül kokusunun yayıldığı bir gülşenin üzerinden geçiyorlarmış. Gül kokuları o kadar etkileyiciymiş ki bülbül çok heveslenmiş inmeye gül bahçesine, güvercin ne kadar sözünü ettiği ormanda uçsuz bucaksız gül bahçelerinin olduğunu söylese de heveslerine aldanmaması gerektiğini söylese de tutamamış bülbülü. Bülbül aldanmış birkaç güle, güvercine demiş güle güle.

Karga, ördek ve bülbül indikleri yerlerden kendilerini alamamış oyalanıp kalmışlar.

Güvercin kendisini bu yolculuktan alıkoyacak engellere takılmamış, nefsinin isteklerine boyun eğmemiş gayet kararlı bir şekilde yolculuğuna devam ederek o devasa ormana ulaşmış. Kendisini bekleyen binlerce arkadaş bulmuş tadına doyamayacağı yiyecekler ve emsali görülmemiş ormanlık güvercine vatan olmuş.

Bir yolculuktayız ya!

Biz de biliyoruz, ötelerde bir cennet bizi bekler.

Yolumuzun üzerinde de ekin tarlaları, sazlıklar ve gül bahçeleri…