RÜZGÂR KOKUYORSUN RÜZGÂR KOKUYORSUN
Yokluğun hasret kokuyor sevgili Adını umut koyduğumuz dağlar Varlığından haber saldı Bir yağmur sonrası toprak kokusunda Seni arıyoruz Hira’dan çıktığın günden beri Ravza’na sürülmemiş yüzlerin hasretiyle Bekliyoruz…
Gittin gideli Biz sadece zamanı eskittik Asırlar geçse de aradan Biliyoruz, Sana meftunlar Sende doğarlar. Çilesi kutsal yolumuz uzuyor, Sevdamızın yükü ağırlaşıyor, Ama biz yaşlanmıyoruz.
Sen gittin gideli Kimileri Muhammed öldü dediler Sen ki onların yüreğinde hiç doğmadın Kimileri de hiç öldürmediler seni Bıraktığın mirası satmayan yiğitlerin Yüreklerindeki sevdalarda yaşadın Ve sen hiç ölmedin Ümmet ölmezse Muhammed ölmez Biliyoruz…
Biliyoruz Bir gül nasıl yakışırsa dalına Gönlümüze de sen yakışırsın efendim Seni bekleyen her devrin Kurşun yiyen her şehrin Yalvarış yakarışında Doğan her yavrunun ağlayışındasın
Seni ne özledik ama Rahmete susamış topraklara yağanların hasretiyle Seni getiren rüzgârı seviyoruz Gel Ey Nebi! Rüzgâr kokusuyla… İnsanlığa ait ne varsa Asırlardır hasadını bekledik zamanın On dört asırlık tohumdur yeşeren Gönlümüzdeki muhabbet Gel Ey Muhammed!
Asrın Ebu Cehilleri yoruyor bizi Livanı dalgalandıracak rüzgârla gel Uhud olsun apartmanlarımızın adı Sokakların şirkine bakan pencerelerimize Okçularını yerleştir.
Nuh’un gemisine bin de gel İbrahim’in mancınığına Musa’nın asasını al da gel Davudi çağrıyla şenlensin dünya Yanık yüreğimiz şebneme dönsün. Ve başları okşanası yetimler Kuma gömülen çocukları al da gel Cellatlar kendisinden utansın
Gel Ey Şuh! Damarı çatlamış topraklara iner gibi Merhametli yüreğinle Damla damla yağmur misali Itır kokulu dağların ardından Sevda yüklü kervanlarımıza gel
Dünya şımarık çocuk Oyuncaklar nükleer başlıklı Savaşlarda bayram var, Ey Yar! Ama biz Hayber’i özlüyoruz. Ebrehe ordusunu yine kaldırdı Saldı mabetlerin üstüne Kıblemize leke düşmesin diye Ebabilleri al da gel. Sultan Ahmetleri, Selimiyeleri… Ayasofya yetim kaldı yar! Bilal’leri al da gel
Tarihin yapraklarını çağır Fatihleri yeniden müjdele Kutlu ordun donansın Leş bekleyen çakallara karşı Aslanları al da gel
Senin için dolmayan gözler İman etmemiştir vuslata Gökyüzü ağlıyorsa Yerin susadığından değil Merhametin duasındandır Umutla ağlıyoruz ardından Figanları duy da gel.
Dengeler değişti yine Hamza’lar Vahşi’lere kurban Adaletsiz güç hâkim Mahkûm oldu hâkimler Sen Ey Merhamet! Güçlü adaletinle gel
Ey Nebi! Kokunu gülde sandık Gülşenlere saldık gönlümüzü Yerini tutmadı bir şey senin Özlemini yutkunduk Sevdana tutuklandık Gel ey rüzgâr kokulu… Bilsen seni ne sevdik Bilsen seni ne özledik Avuç açıp dilendik seni Umutlarımızı yolladık ardına Müjdelerle gel
Özlemin kor yükledi bağrımıza, Vurgun yemiş gönlümüze Hasretinin gölgesi vurdu. Davut’un örsünde dövüldük Nefesimizle körüklendik Ey Yar! Erittik hasretimizi yol olduk Belkıs’ın tahtına bin de gel…
Ey Kutlu Resul Ey Nebi-i Zişan Muhabbeti özlüyoruz Vuslatı gözlüyoruz Severek, sevinerek Bin umutla açtık ellerimizi Dualarımızla gel. Vel asr ile gel İnnel insane ile gel Nun ile gel Kalem ile gel Gel Ey Nebi! Süleyman rüzgârlarını yollasın Bir iç nefesimize çekelim seni Ey merhametli yar! Ey yar! Yar! … Rüzgâr kokuyorsun
28.04.2011 Hasan ORTAKAYA |
1210 kez okundu
YorumlarHenüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |