• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • http://facebook.com/hsnrtky
  • https://api.whatsapp.com/send?phone=05366735666
  • https://twitter.com/hsnrtky
  • https://www.instagram.com/hsnrtky
  • https://www.youtube.com/Hasan ORTAKAYA
Üyelik Girişi
Site Haritası
CEHENNEMİN DUVARLARI ALTIN, PENCERELERİ DE GÜMÜŞTEN OLSAYDI

       Bizler insan olarak her an değişik bir ortamda değişik elbiseleri, değişik yiyecekleri, değişik insanları ve değişik yerleri arzu ederiz. Bugün çok hoşlandığımız şeylerden yarın sıkılırız.

Değişiklik arzusu insanın fıtratındandır. Her gün aynı şeylerle muhatap olmak canımızı sıkmaya yeter. İnsanlar bazen varlıktan bile sıkılır ve bazen koca küre insana dar gelir. Kendimizi her şeyden çok sevmemize rağmen, bazen kendi canımızdan bile canımız sıkılır. Çoğu zaman bazı şeyleri boş vermek bizi rahatlatır, yine bazen yaptığımız şeyleri yıkmakla rahatlarız. Bazen ruhumuzu bedenimize sığdıramayız. Kimi zaman her imkânımız olmasına rağmen, yaşam alanımızı beğenmez “Bu da hayat mı?” deriz. İmkânımız dar olsa bile, her an bir şeyleri değiştirerek hayatımıza renk katmaya çalışırız.

Bu kalıcı olduğumuzu sandığımız geçici dünyada, ömrümüz yüzlerce yıl olsa, her gün lüks içinde dahi yaşasak, dünyanın tüm zevkini alsak yine de kabuğumuzu kırıp farklı şeyler arzularız. Bazı arzularımız yaşımız gereği yok olsa bile geçmişimizin heyecanını unutmayız.

Sonsuz hayata yaklaşırken isteklerimizin tükenmediğini, ruhumuz bedenimizden çıkmadan yine de sınırsız isteklerde bulunduğumuzu ve bu isteklerimizin öldükten sonra da devam edeceğini biliyoruz.

Her yer cennet olsun der, cehennemi atlarız. Hesabımıza neden katalım ki cehennemi? Oysa yüce yaratıcı cenneti bildirdiği gibi cehennemi de tarif etmektedir.

Yüce Allah cehennemin bazı sıfatlarına değinirken:

Cehennem tabaka tabakadır. Cehennemin en dibi en zor yerdir ve orada kimseye yardım edilmeyecektir.

“Şüphe yok ki, ikiyüzlüler ateşin en dibine atılacaklar ve sen onlara yardım edebilecek birini bulamayacaksın.”[1]

Cehennem alevleri zalimleri döşek ve yorgan gibi saracaktır. Oysa yatak insanın huzur bulup dinleneceği yerdir. Ama cehennemliklerin yatağı da yorganı da ateştendir.

“Onlar için cehennem ateşinden döşek, üstlerinde de cehennem ateşinden örtüler var. İşte biz zalimleri böyle cezalandırırız.”[2]

Dünyadaki en yüksek dereceli ateş bile cehennem alevlerine ulaşamayacaktır.
 “…De ki: Cehennemin ateşi daha sıcaktır. Keşke anlasalardı.”[3]

Cehennem suçluların durağıdır.

“…Ant olsun ki cehennemi hem cinlerden, hem insanlardan (suçlularla) dolduracağım…”[4]

Cehennemde rahat bir nefes yoktur, sürekli solumak o kadar yorucudur ki. Denemek için sadece beş dakika sürekli derin nefesle solumak durumu izah edecektir.

Bedbaht, mutsuz olanlar ateştedirler. Onların orada şiddetli inilti ve sesli sesli soluğu vardır.[5]

Orada acı zakkum ağacından beslenip ağızları yandığında serinlemek için su isteyenlere; “Hüsranın ardından da cehennem vardır. Orada kendisine irinli su içirilecektir. Onu yudumlamaya çalışacak fakat boğazından geçiremeyecektir. Ona her yönden ölüm gelecek fakat ölmeyecek, arkasından da şiddetli bir azap gelecektir.”[6]

Moraliniz çok bozuldu biliyorum ama yukarıdaki ayetlere muhalefet etmeden şöyle bir şey varsayarsak nasıl olur?

Cehennemde ateş olmasa, kavurucu sıcak ve dondurucu soğuk olmasa, zebanilerin hışmı ve cennetliklerin kınamaları olmasa, cehennemlik bir insanı duvarları altın ve gümüşten yapılmış bir odada düşünsek, halıları yüksek havlı olsa, her gün sadece kavurma yedirseler ve bulunduğu yerden hiç çıkarılmasa sizce kaç gün dayanılabilir?

Birçoğumuzun eline geçmeyecek lüks bir ortamdan bahsediyoruz elbette. “Böyle cehenneme can kurban” diyenler olabilir. Ancak biraz düşünerek olaya yaklaştığımızda duvarları altından örülmüş bir odada her gün aynı yemeği yiyen bir adam acaba kaç gün dayanabilir? Bu soruyu isterseniz evimizde beş gün üst üste aynı yemeği yedikten sonra cevaplayalım.

Yine altıncı gün bütün lüks eşyalar bizim için artık sıradan, on on beş gün sonra can sıkıcı, yirmi günden sonra çekilmez olur hayat.

Peki, sonsuz hayatta bir insan böylesi bir odaya mahkûm olsa acaba durumu ne olur? Ölümün olmadığı cehennemde, cennetliklerin her türlü imkânları aklına geldikçe bulunduğu oda ona işkence olmaz mı?

Zamanın birinde “Behlül-i Dane birkaç gün ortalıkta görünmez. Onu kaç günün ardından gören ahali: ‘Ey Behlül kaç gündür kayıpsın, nerelerdeydin merak ettik’ derler.

Behlül: Cehenneme gitmiştim.

Ahali: Senin cehennemde ne işin var, oraya ne için gittin?

Behlül: Ateş almaya gitmiştim.

Ahali: Peki, ateşi getirebildin mi?

Behlül: Hayır getiremedim, Cehennemde ateş yoktu.

Ahali: Cehennemde ateş olmaz olur mu?

Behlül: Ateş istediğimde bana dediler ki: “Burada ateş olmaz her kes kendi ateşini kendisi getirir.”

Behlül ne kadar da haklı. Herkes dünyadaki amelleri ile ya cennetini ya da cehennemini…

“Tabi ki görene, köre ne?”

 

  [1] Nisa 145

[2] A’raf 41

[3] Tevbe 81

[4] Hud 119

[5] Hud 106

[6] İbrahim 16-17

  
756 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın
Hava Durumu
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi1
Bugün Toplam1
Toplam Ziyaret362069
KİTAPLAR

                     MİNİK TRADERDS                                                                                SİYONİZM'İN AMENTÜSÜ