• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • http://facebook.com/hsnrtky
  • https://api.whatsapp.com/send?phone=05366735666
  • https://twitter.com/hsnrtky
  • https://www.instagram.com/hsnrtky
  • https://www.youtube.com/Hasan ORTAKAYA
Üyelik Girişi
Site Haritası
FİLİSTİNLİLER TOPRAK SATTILAR (MI)?

FİLİSTİNLİLER TOPRAK SATTILAR (MI)?

Cevabını bölgede derin incelemelerde bulunan araştırmacı yazar M. Ahmet Varol’dan alıyoruz.

“Siyonist lobiler Amerika’da: “Filistin boş bir araziydi ve bir çölden ibaretti, bizler oraya girip ihya ettik, dolayısı ile oralar bize aittir.” İslam âlemine ise: “Filistinliler kendi topraklarını kendi elleriyle sattı, biz de büyük paralar verip satın aldık” diyorlardı.

Filistin halkı eğer toprak satmış olsaydı ülke dışına zorla tehcir edilmezdi. Filistin halkının yarıdan çok fazlası ülke dışına çıkarılmış ve sefil bir hayata maruz bırakılmıştır. Eğer toprak satmış olsalardı ülke dışında da rahat bir hayatlarının olması gerekirdi. Söz konusu sefalet, işgal neticesindeki tehciri doğrulamaktadır.

Filistin'den dışarıya toplu göç 1948 savaşında başlamıştır. Bu da savaş baskısının bu bölgede yoğunlaşması ve kendilerine karşı yapılan yoğun şiddetten kaçmalarıyla olmuştur.

İsrail işgal idaresi Filistinlilerin arazilerini Yahudi göçmenlere vermek için “terk edilmiş arazilerle ilgili kanun” diye bir kanun çıkardı ve Yahudilere peşkeş çekildi. Madem Filistinliler toprak satmışlardı peki neden bu topraklara sahipsiz arazi diyorlardı?

İsrail bugün mülteci durumunda olan Filistinlilerin ülkelerine geri dönüşlerini engellemektedir. Madem topraklarını satın aldığını iddia ediyor, o zaman satış belgelerini gösterip mültecilerin bu topraklarda haklarının olmadığını söyleyebilirlerdi. Hâlbuki savaş sırasında göçe zorlanan Filistin halkı ancak canlarını kurtarmışlardı. Aslen tehcire zorlanan halk, Filistin'e kabul edilirse asıl toprak sahipleri olduğu ortaya çıkacağı için “terk edilmiş topraklar kanunu” boşa çıkacak ve Filistinliler hak sahibi olacaklardır. Bu sebeple “yol haritası” plânının uygulanabilmesi için mültecilerin Filistin'e geri dönmemelerini şart koşmuşlardı.

Filistin toprakları 28 milyon dönümdür. 1948 de İsrail işgali altında bulunan Filistin toprağı 2 milyon dönümdü. Bunun 650 bin dönümü Taberi gölü civarında Kanuni zamanında Yahudi lobisini oluşturan Yusuf Nassi’ye kişisel ilişkilerden dolayı bağışlanmıştı. İngiliz işgalcileri de Filistin'i işgal ettiklerinde ağır arazi vergisi uygulamakla, vergi veremeyen halkın topraklarına el koyarak 300 bin dönüm de bu yolla Yahudilere bağışlanmıştı. Yine 200 bin dönüm arazi de sembolik rakamlarla İngilizler tarafından Yahudilere satılmıştı.

600 bin dönüm araziyi de Filistin dışından olup Filistin'de mülk edinmiş Arap kökenli toprak ağalarından, 250 bin dönüm de Filistinlilerden satın almışlardı. Bu rakamlara göre Filistinlilerden aldıkları toprak oranı binde dokuz kadardır. %1 diyecek olursak halkın %99’u topraklarını satmamıştır. Bir halk hakkında hüküm verirken %1’e mi yoksa %99’a göre mi hüküm vermek gerekir? Kaldı ki Filistin halkının %99’u asla toprakların satılamayacağı konusunda da birleşmiş, satmak isteyenleri de aralarında barındırmamışlardır. Genel olarak değerlendirilecek olursa, tam otuz yıl sürekli toprak almakla uğraşan ve yüksek rakamlar teklif eden Yahudilere rağmen halkın yüzde 99’u topraklarını satmamış ve büyük bir direnç göstermiştir. Ki her ülkede % birkaç dahi olsa kendi çıkarlarını düşünen asılsız bir halk kitlesi vardır. Değerlendirmeyi %99’a göre yapmak daha vicdani olacaktır. Şu gerçek de var ki topraklarını satan azınlık, Filistin'de yaşamamaktadır.

Toprak satıldı ama topraklar satılmadı. Bugün birçok ülkede de yabancıların aldıkları arazi ve yatırımlar %1’lerin çok çok üstündedir. Bu konunun üzerinde durup propaganda malzemesi yapılmasının birinci amacı dünya kamuoyunun Filistin'e sahip çıkmasını zayıflatmak ve kendilerini haklı göstermektir.” [1]

Filistin davası kuru bir toprak davası değildir. Onlar bu topraklara gelirken kendileri için “Topraksız bir halk” Filistin için “halksız bir toprak” diyor, Filistin halkını ve Müslümanları halk sınıfından saymıyorlardı. Topraksız halkın, sahipli toprakları gasp etmesi yalnızca Filistinlilerin meselesi değildir. Filistinliler bu davayı omuzlarından atacak olsa bile İslam ümmetinin sahiplenmesi gerekmektedir. Kaldı ki üç yaşındaki Filistin’li bir çocuğun Yahudi askerlerine ateş saçan gözlerini okuyanlar bu davayı kimseye bırakmayacaklarını da görmüş olurlar.

siyonizmin amentusu (ortakaya.net) kitabımızdan

[1] M. Ahmet Varol Filistin Hakkındaki Yanılgılar Sayfa 53

  
64 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın
Hava Durumu
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi1
Bugün Toplam118
Toplam Ziyaret363129
KİTAPLAR

                     MİNİK TRADERDS                                                                                SİYONİZM'İN AMENTÜSÜ